Yenilikçiliğin Evrensel Sistematiği” Makalesi
HÜRRİYET GAZETESİ 24-02-2012 “İNOVASYON” Eki ..
İnovasyon Nedir?
İnovasyon daha etkini, daha kolayı, daha ucuzu, daha kısayı, uzunu, güzeli, şirini, sesliyi, sessizi, çirkini oluşturmak, ve bu oluşturulan yeni “şey”i kabullendirip kullanıma geçirebilmektir. Yani sonuçta inovasyonun hedefi duruma göre değişir, ancak kısaca inovasyon için o sihirli “daha”yı bulmaktır diyebiliriz.
İnovasyon sözcüğü TDK tarafından Türkçemize “yenileşim” olarak tercüme edilmiştir. Ancak pratikte bu sözcüğün temsil ettiği kavramı insanlar “yenilik” sözcüğüyle ifade etmektedirler.
Bir saniye, “daha çirkini”?
Evet. Yeniliklerin hep daha iyiye yol açmaları gibi bir zorunluluk yoktur. Adam inovasyon yapmış, kıtadan kıtaya bir kaç dakikada ulaşabilen bir füzenin tepesine saniyede yüzbinlerce kişiyi yok edebilecek bomba koymuş. Bu yenilik iyi mi? Yada diyelim ki vurdulu kırdılı bir bilgisayar oyunu yazıyorsunuz. Kötü adam yaratacaksınız. Ne kadar kötü ve çirkin olursa bu adam, o kadar gerçekçi olacak oyununuz. Mevcut kötülük kriterlerini bildiğiniz halde farklı teknolojiler kullanarak biraz daha derinlere inip, belki de kullanıcının karabasan rüyalarına kadar gidip daha korkutucu, daha çirkin, daha müthiş bir kötülük yaratmakla da müthiş bir inovasyon yapmış olursunuz.
İnovasyon Önemli midir?
Evet, hem de çok. İnovasyon genellikle insan yaşamını kolaylaştırır, iyileştirir. Pazar mekanizmaları sayesinde tüketiciye yansıyan yüzü budur. İş dünyasında sayısız yeni süreç, ürün, hizmet ve teknoloji inovasyonun kapsamına girer. İnovasyon sayesinde firmalar daha çok üretirler, daha kaliteli, sağlıklı, etkili ürünleri daha ucuza insanların kullanımına sunarlar. Bu da taleplerin karşılanmasına, hatta yeni taleplerin yaratılmasına, ekonominin büyümesine, toplumların zenginleşmesine, insan yeteneğinin, insan gücünün artmasına yol açar.
İnovasyona açık, yeniliği kolayca benimseyen, ve aktif olarak inovasyon yapan toplumların rekabet gücü, refah seviyesi yüksektir.
Bir kaç örnek verebilir misiniz?
Telefon 1800’lü yılların sonunda icat edildi. Kamera da isimsiz bir ressam tarafında 1500’lü yıllarda tesadüfen bulundu. Bu ikisini bir araya getirip hepimizin cebine koymaksa çağımız için verilebilecek en büyük inovasyon örneklerinden biridir. Bu yenilik başka ne gibi yeniliklere yol açar, hangi kanallarla insanoğlunun süregelen teknolojik evrimine katkıda bulunur, şimdiden kestirmek güç.
Bir başka örnek de yazılım sektöründen verilebilir. Onca karmaşık, şişkin, heybetli proje yönetim yazılımları varken geniş coğrafi bölgelerde uygulanan inşaat ve alt-yapı projelerini esnek, bulutta çalışan bir platforma hizmet bazlı uyarlamak, gerçek zamanlı olarak harita üzerine yansıtmak, haritaya tıklayarak projenin yönetilmesiden öte, kolayca anlaşılmasını sağlamak da başka bir yenilikçilik örneğidir. Karmaşık, devasa projelerin ve süreçlerin aşina bir görsellik platformuna indirgenerek algılanmalarını kolaylaştırmak öyle bir gelişmedir ki, başka sektörlere, başka tip faaliyetlere de uyarlanması işten bile değildir.
Nasıl ki laf lafı açar, inovasyon da inovasyonu.
Peki İnovasyonu kim yapar? Sistematik olarak inovatif olmayı insanlara öğretebilir miyiz?
İnovasyon yapabilen bireylerin genellike aykırı, kural dışı, hatta kimi zaman geçimsiz oldukları gözlemlenmiştir. Bu tip insanların kendi uzmanlık alanlarındaki bilgileri verilen anlık görevlere uyarlamaktan öte, yani rutin çalışmaktan öte, karşılaştıkları problemleri farklı yaklaşımlarla, farklı alanlardaki bilgileri harmanlayarak, kalıcı olarak yerine getirme eğiliminde oldukları gözlemlenmiştir. Bunun henüz bireysel düzeyde, pedagojik bir yaklaşımla öğretilebilineceğini sanmıyorum. Bence çözüm inovasyon ortamını, pratiğini, yada kültürünü sağlamakta. Yani insanların önünü açacaksınız, yeteneklerinin gerçekleşmesine ortam sağlayacaksınız. Bu doğrultuda sistematik yaklaşımlar denenmemiş değil. Bir örnek; eski sovyetler birliğinde “TRIZ” (teoriya resheniya izobretatelskikh zadatch) adı verilen bir yöntem geliştirilmiş. Dünya patent literatürü incelenmiş. Problem çözmenin, yenilikçiliğin özelden genele uyarlanan, evrensel bir sistematiği ortaya çıkarılmaya calışılmış.
Daha yakın tarihlerde Japonyadan dünyaya yayılan KAIZEN (sürekli iyileşme) metodolojisi elbirliğiyle geliştirilmiş. Tüm çalışanların üretim süreçlerinde söz sahibi olduğu, pratiğe, yenlikçiliğe açık bir iş ortamı sistematik olarak yaratılmaya çalışılmış.
Türkiyede İnovasyon… Ne dersiniz?
İnovasyon yani yenilikçilik, her yerde, her ortamda olduğu gibi, Türk iş hayatında da kuvvetli bir motordur ve mutlaka ortaya çıkar. Biz statükocu olsak da, istemesek de. Yani bunu kabullenmekte, hatta teşvik etmekte yarar var, ortamı uygunlaştırmakta yarar var. Fazla hiyerarşik yapılaşmalardan kaçınılmalı, bir emir-komuta zincirinde sadece ilk emri verenin inovatif yetenekleriyle sınırlısınız çünkü… Belli bir özgürlük düzeyinde, otosansür olmadan dikey ve yatay iletişim teşvik edilmeli, tüm çalışanlara büyük resme fırça vurma izni, hatta yetisi verilmeli. Türkiyede, özellikle büyük ölçekli firmalarda ve Üniversite teknoparklarında bir “CINO” (Chief Innovation Officer) kurumsallaşmasına gidilmeli. Bu makam hem inovasyon üretecek, hem de tüm çalışanların, temizlikçisine ve çaycısına kadar, üretecekleri yenilikçi fikirleri değerlendirecek… Neden olmasın?